İnsanı eğitebilmek için onu, tam bir bütün olarak her yönüyle iyi tanımak gerekir. Yaşam boyu eğitim ve öğrenme, bütüncül bir yaklaşımla; tüm eğitim ve öğretim plan ve etkinliklerini, bir tek programda toplar. Yaşam boyu öğrenme süreci, okul hayatıyla sınırlı değildir. Bütün öğrenme ve eğitim şekillerini kapsar. Bu doğumdan ölüme kadar devam eden bir süreçtir. Bunu süreklilik ilkesiyle açıklayabiliriz. Kendi kendine öğrenme, bir yaşam felsefesi olarak bu sürecin bir öğesidir. Hayat okulunda, Öğrenmenin yaşı yoktur. Yaşam boyu eğitim, yetişkinlerin gizil güç ve yeteneklerini, potansiyel ve yeterliliklerini; bilgi, beceri ve niteliklerini geliştirme ve kullanma olanakları sunar. Değişim, dönüşüm ve gelişimlere uyum sağlamalarını amaçlar. Başöğretmen Mustafa Kemal ATATÜRK, kültür ve eğitimle ilgili bir öz deyişinde şöyle demektedir : " Eğitimdir ki bir milleti ya özgür, bağımsız, şanlı, yüksek bir topluluk halinde yaşatır ; ya da esaret ve sefalete terk eder." Nasrettin Hoca, bir bütün olarak insana bir şeyler öğretebilmek amacıyla; onu çeşitli yönleriyle inceler; gözlemler ve bildiklerini fıkralarında anlatır. O, insana her şeyden daha fazla değer ve önem verir. Sadece görmekle yetinmeyip, çözüm ve çare arayıp bulmaya da çalışır. İnsanın ihtiyaç duyduğu değerleri hatırlatır. İnsan davranışlarını olumlu ( istendik) ve iyi yönde, kalıcı olarak değiştirmeyi hedeflemiştir. O, çok yönlü bir halk eğitimi filozofudur. Güldürerek düşündüren fıkraları, eğitim ve öğretim aracı olarak kullanılmıştır. Toplumun ilerlemesi için cehaletin yenilmesi, bilgisizlik ve bilinçsizliğin aşılması gereken engeller olduğunu bilir. Çünkü bilinçsiz ve bilgisiz insan, mantıklı düşünemez ve mutlu olamaz. Her şeye rağmen, hayat bilinçli yaşanmaya değer. Öğrenilen bilgilerin uygulanması gerektiğini söylemiştir. İnsanın, yaptığı hataların farkına vararak onları düzeltmesi, yanlış davranışlarını değiştirmesi, onlardan ders alması ve tekrarını önlemesi üzerinde durur. İnsanlara bir şeyler öğretmek ve yardım etmek için, onların düzeylerine inmek ve anlayabilecekleri dili konuşmak gerekir.
- ⇔ Nasrettin Hocaya, " En zararlı hayvan hangisidir? " diye sormuşlar. " İnsandır." diye yanıtlamış. Bunun nedenini soranlara, şu açıklamayı yapmış: Köpek, ekmeğini yediği adama ihanet etmez. Kurt, insanlardan uzak yerlerde yaşar; kendi türüne kötülük etmez. Yılan, kendisine dokunmayan insanı sokmaz. Oysa, insan böyle değildir. O, kendisine iyilik edene bile kötülük yapar.İnanmazsanız sınayın. Siz, dünyada insan kadar kendi hemcinsine kötülük eden bir varlık gördünüz mü?
- O, cahil ve bilinçsiz insanların ne kadar zararlı olabileceklerine, bütün vahşi hayvanlardan bile daha tehlikeli olabileceklerine dikkati çeker.
⇨ Bir gün, ölü gömmeye giderken, " Tabutun sağında mı, solunda mı durmak gerekir? Önünde mi yoksa arkasında mı gitmek iyidir? " diye tartışan iki kişiye, hocanın verdiği cevap oldukça anlamlı ve düşündürücüdür: " Neden, hiç düşünmeden boş yere tartışıyorsunuz? Tabutun içinde bulunmayın da , neresinde bulunursanız bulunun." demiştir. Tabutun içine girmektense, yaşam savaşında (ölümle savaş) dayanmak ve direnmek( sabır ) çok daha iyi değil midir ?
Düne ve yarına takılıp kalmayı bırakın. Bugünü ve şu anı bilinçli yaşamaya, sağlıklı ve mutlu olmaya bakın. Yarını yaşama garantisi var mı? İleriye ümit ve cesaretle bakalım ! Olumlu, iyi, akılcı ve gerçekçi düşünün, hayal gücünüzü kullanın ve geliştirin. Bilinçli ve mantıklı tercihler yapın. Cesur, güçlü, sabırlı ve dayanıklı olun. Hayat, her şeye rağmen; güzeldir ve yaşanmaya değer.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder